“Önce potansiyelini keşfetmelisin” düşüncesi ile beliren, tanınmaz halde de olsa, sistemin ta kendisidir. Bu gibi motive edici öğütler, obez kapitalistlerin ekmeğine, iştahla istedikleri o lezzetli yağı sürmeye yarar.
Türlü türlü sosyal sorunların içinde kalmış çalışan sınıf, “Kendini tanı”, “Keşfet”, “Ruhunla bütünleş” gibi düşüncelerle desteklenen kişisel gelişimci güdük hipnozun etkisi altındadır. Çalışan orta sınıfın gündeminde, kariyer, yıldızını parlatma, potansiyelini keşfetme varken, zenginler, hayatın kendisini yaşar ve bu konuları orta sınıfın gündemi yaparlar.
Mesela binbir türlü sınavdan geçerek bir bankanın sanayi mahallesindeki küçük bir şubesinde MT (Management Trainee – Yönetici Adayı) olarak işe başlayan üniversite mezununa, asgari ücret verilirken, “kendini keşfedip gösterirse” daha çok kazanabileceği söylenir.
Sinsi kariyer öğütlerinin gölgesinde, gerçek sorunlar güçlenerek yaşanmaya devam eder.
Bir dükkanın önüne kondurulmuş plastik bir standın arkasında tüm gün ayakta durarak telefon hattı satışı yapanlar, sürekli “Sat, kazan! Her şey senin elinde, potansiyeline inan” gibi köpüklü boş tavsiyelere muhatap olurlar. İş yerine saat 11.00’de gelen “küçük’’ patron, standa doğru “Önce kendini göster aslanım,” diye seslendikten sonra, etrafa kırıntılar saçarak kahvaltısını yapar!
İş hayatında sorunlar yaşayan bireyin karşısında, “Önce potansiyelini keşfetmelisin” düşüncesi ile beliren, tanınmaz halde de olsa, sömürüde ustalaşmış sistemin ta kendisidir. Bu gibi motive edici öğütler, obez kapitalistlerin ekmeğine, iştahla istedikleri o lezzetli yağı sürmeye yarar.
Özel bir okulda çalışan, ama ayın sonunu zor getiren Matematik öğretmeninden, okulun yeni döneme merhaba kokteyline gelen zengin velileri kapıda karşılaması istenir. Bir pazar sabahı, öğretmenin aklında ödemesi gereken kira, elinde ise şeker tepsisi vardır. Yüzünün biraz düştüğünü gören cabbar okul müdürü, öğretmenin kulağına iletişim konusunda kendisini keşfetmesi gerektiğini fısıldar!
Sinsi kariyer öğütlerinin gölgesinde, uzun çalışma saatleri, işten çıkarmalar, mobbing, düşük ücretler gibi gerçek sorunlar güçlenerek devam eder. İş yerinde amiri tarafından dayanılmaz haksızlıklara uğrayan birinin bile, “Kendini keşfetmelisin” öğüdü ile masasına geri gönderildiği görülebilir. Çünkü şirketin tuhaf “liderlik pusulasına” göre, çalışanlar öncelikle “kendine liderlik” etmelidir!
Kişisel gelişimcilerden gelen omuz
Dudaklarında yavaşça beliren o suni gülümsemeleri ile, “Kendini keşfet, zıplat, ışığına güven,” gibi öğütleri tekrar eden kişisel gelişimciler ise sisteme en güçlü omzu verir. Siz hayatın gerçek problemleri arasında boğuşurken onlar, hiç olmadık bir eğitimden, YouTube videosundan, gazetelerin pazar eklerinden ya da kitapçının kişisel gelişim raflarından fırlayabilirler.
Beraberinde en fazla, “Kendini dinle, duy, ruhunu öp, ona sarıl…” gibi belirsizliklerle dolu şeyler sıralayabilirler. İş hayatında onlu yılları geride bırakmışsanız akşam yemeği için sofraya geçerken aklınızda tek bir cümle vardır; Bunlar ne diyor Allah aşkına?!
Kişisel dönüştürücüler, -böylesi akıl almaz sıfatlar kullanabilirler- yaşadıkları değersizlik duygularının üstünü örtme gayreti taşırlar. Bu nedenle en çok sevdikleri aktivite topluluk önünde konuşmaktır. Oysa davet ettikleri, sistemin daha da karanlık derinlikleridir.
Tüm bu yapay motivasyonun altında gerçeğin kendisi vardır ve elbet bir gün kendini gösterir. Mesela bir şirket eğitiminde; bol keseden “Önce kendini keşfet” öğüdüne maruz kalan kişi, salondan çıkar çıkmaz kendine gelmeye başlar ve aklına çocuğunun gittiği özel okulun istediği 30 bin lira gelir. Aynı eğitime katılan bir başkası ise oturduğu eve sahip olabilmek için şimdiden 20 yıllık emeği kadar borçlanması gerektiği gerçeği ile karşı karşıyadır.
“Potansiyelini keşfet” tuzağını aklamaya çalışırlar
Sistem ve piyonları (vazgeçemediğim klişelerdendir, kusuruma bakmayın) şirketlerdeki tepe yöneticilerin çıktıkları kariyer basamaklarını hevesle anlatarak “potansiyelini keşfet” tuzağını aklamaya çalışırlar.
Güya onlar da aynı şartlar altında çalışmış ancak sizden farklı olarak kariyerlerinde ilerlemişlerdir. Makam arabaları, lüks tatil yerleri, başarılı ekipler ve tüm bunlara giden yollar, kendini bilen, keşfeden, gösteren herkese açıktır! Oysa kariyer yolundaki başarının kendini keşfetmekle pek ilgisi yoktur. Tepe yöneticiler arasında kendinden bihaber olanlar ezici çoğunluğu oluşturur. Başarılı denilen kişinin o kariyere gerçekte nasıl ulaştığını, buna şahit olan çevresindeki çok az insan bilir. Ancak sistem, iyi bir kariyeri ısrarla örnek göstermeye devam eder. Böylece mükemmel olduğunu savunur ve sorunun kendinde olmadığını ilan eder.
Sorun, üzerinde konuşulması hiç istenmese de, çalışanların kaliteli ya da boş zaman geçirmesine imkan vermeyen, sosyal sorunlarla dolu çalışma hayatındadır. Gerçeğe kapalı, hırs bürümüş gözler sayesinde çarklar aynı hızla dönmeye, dişlileri, çalışanların çoğunluğunu ezmeye devam eder.
Fırat Devecioğlu
Yüzleşme, Mona Kitap
2.Bölüm. 8.Düşünce Yazısı, syf:106
Comments